12 Haziran 2010 Cumartesi

ali yavruoğlu almanya 1966

dedem hüseyin ve kardeşi hamdi yavruoğlu

harun yavruoğlu

Şener "iz bıraktık" dedi.

Karikatür : Harun Yavruoğlu



Haziran 2010Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, 2010 yılına iz bıraktıklarını belirterek, "Daha başarılı olabilmek için yoğun şekilde çalışıyoruz" dedi. Teknik direktör Şenol Güneş ise Trabzon'a bir stat yapılması gerekliliğini vurguladı.

Trabzonspor'un 25. Divan Olağan Genel Kurulu bugün sabah saatlerinde Trabzonspor Kamp ve Eğitim Merkezi Nizamettin Algan Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunmasıyla başlayan Divan Genel Kurulu'nda ilk olarak Teknik Direktör Şenol Güneş'e söz verildi. Güneş, ilk defa bir divan toplantısına katıldığını ifade ederek, "Uzun yıllar futbol oynayan, teknik direktörlük yapan biri olarak bu benim eksikliğim. Ama gördüğüm tabloda çok az işi var. Daha farklı bir atmosfer beklerdim. Bugün burada olanların da katkısıyla Trabzonspor buralara gelmiştir. Toplantının gerçekleştirildiği bu mahallede, kumsalda büyüyen biri olarak, yeni bir stadyum istediğimizi her fırsatta dile getiriyoruz. Başbakanımızın Trabzon'a gelmiş olması bu düşüncemizi dile getirmemiz adına bir avantaj. İsteğimizi tekrarlayacağız. Münasip bir dille aktaracağız. Her insana ihtiyaç var. Söylemlerimizi siyasi anlayışın dışına çıkararak Trabzon'un bir futbol kenti olduğundan hareketle gerçekleştirmeliyiz. İsteklerimiz Trabzonspor adınadır.Trabzonspor ilk dönemlerinde Ziyabey sahasındaydı. Şimdi daha farklı bir yerde. Gelecekte daha da iyi bir kulüp olabilmek için yönetim kurulumuz çalışıyor. Sadece yönetim kurulunun değil bütün Trabzon'un buna katkı sağlaması gerek" diye konuştu.

ŞENER: "2010 YILINA İZ BIRAKTIK"
Daha sonra kürsüye çıkan Başkan Sadri Şener; bazılarına göre başarılı, bazılarına göre başarısız sayılan bir sezonu geride bıraktıklarını belirterek, "Sonuçta bir kupa aldık. Şaibelere çok güzel bir ders verdik. O tarafı benim için önemliydi. Tabi ki beşinci olmak başarılı değildi. 2010 yılına iz bıraktık diyebiliriz. Başarılarımızı arttırmak için çalışmalarımız sürüyor. Polonyalı stoper Glowacki ile anlaştık. Bir aksilik olmazsa Salı günü gelecek. Hocamızın önerisi doğrultusunda, çok sayıda oyuncu almayacağız. Yayın hakkından kulüplere 321 Milyon dolar ödenecek ve buradan bize aşağı yukarı 42 ile 55 trilyon arasında bir gelir gelecek. Bu sene galibiyete 750, beraberliğe 375 bin lira verilecek. Performansa göre değişecek gelirler var. Bu paraları iyi kullanmak istiyoruz. Trabzonspor'un sırtının yere gelmesi mümkün değil. TrabzonCell'le 60 bin kişiye ulaştık. Aşağı yukarı 60 bin lira kazanıyoruz aylık. Bunu 100 bin liraya çıkarmak istiyoruz. Avni Aker'in çimlerini ve çehresini yeniliyoruz" dedi.

"KULÜBÜN BORCU 104 MİLYON TL"
Şener'in ardından kürsüye çıkan Divan Başkanlık Kurulu Başkanı Ali Özbak, çalışmaları hakkında bilgi verdi. Trabzonspor Genel Sekreteri Hasan Yener'de kulübün faaliyetleri hakkında genel kurul üyelerini bilgilendirdi. Denetleme Kurulu Başkanı Kenan Atalay ise kulübün borcunun 104 Milyon TL olduğunu açıkladı.

ÖZKAN SÜMER: "HEYECANIMIZI YİTİRİYORUZ"
Uzun bir aradan sonra Divan toplantısına katılan Futbol Koordinatörü Özkan Sümer ise divan toplantısına olan ilgisizlikten şikayet etti. Sümer, heyecanın kalmadığı yerde bu tablonun oluşmasının normal olduğunu belirterek, "Üzülerek ifade ediyorum ki, Divan Genel Kurulu'nun halen bir felsefesi, bir ruhu yok. İnsanlar heyecan duymadığı, bir fikir bulmadığı, geleceğiyle ilgili önerilere muhatap olmadığı yerde nasıl olacak. Giderek heyecanın yittiğini, ilişkilerin azaldığını, önemselleşmenin azaldığını, işlev ve mekanın da küçüldüğünü görmekteyiz. Değerli divan kurulu üyeleri, Trabzonspor bunları hak etmiyor. İçtenlikle söylüyorum, Trabzonspor bizlerin başına gelen en büyük, en anlamlı hadisedir. Bunu duyumsayamazsak, bunu yaşamasını bilmezsek, bir kısım değerlere katılamazsak, Trabzonsporluluğumuzu neyle kanıtlayacağız. Neyle sevineceğiz. Büyük kulüp olmanın maliyetleri var. Lafla büyük olunmaz. Bu kulübü taşıyan bir anlayış. Bir heyecan, mücadele ruhu tükendiği yerde kaygılanmamak mümkün değil" dedi. Sümer'in ardından sırasıyla Serdar Bali ve Ali Sürmen söz aldı. Toplantının sonunda ise Asbaşkan Hayrettin Hacısalihoğlu, söz alan genel kurul üyelerinin eleştirilerine cevap verdi. Bu arada Başkan Sadri Şener ve Teknik Direktör Şenol Güneş'in Trabzon'a gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı karşılamak için toplantı salonundan erken ayrılması, eleştirilere neden oldu.

9 Haziran 2010 Çarşamba

GÜNÜN KARİKATÜRÜ - HARUN YAVRUOĞLU

haftanın yorumu - Harun Yavruoğlu

Seninle Aramızda Fark Var!


Evet, seninle aramızda fark var.
1. Sen bir yolcu otobüsünde ağlayan çocuğun annesini çocuğu neden susturmadığı için azarlayacak kadar cüretkârsın.
Ben ise çocuğu ağlayan kadına nasıl yardım edebilirimi düşünürüm.

2 . Sen misafirlerini ofisinde, koltuğundan kalkmadan karşılar
ve koltuğundan kalkmadan uğurlarsın.
Ben ise ayağa kalkar hatta önümü ilikler karşılar ve giderken
de kapıya kadar uğurlarım.

3. Sen daha çok sözlü ve yazılı kavgayı seversin. Ben ise
Gerek gördüğümde fiziksel kavgaya girebilirim.

4. Sen şiir ve edebiyat dünyasında önemli donanıma
sahip bir isimsin,
Ben ise bu konuda senden çok daha arka plandayım.

5. Ben karikatüre ve mizah dünyasında önemli birikim
ve başarıları olan biriyim.
Sen ise bu dalda herhangi bir iddia sahibi değilsin.

6. Senin hayatında çeşitli ideolojik zikzaklar olmuştur.
Benim hayatımda hiçbir dönem belirgin bir ideoloji
öne çıkmamıştır.

7. Sen ticari faaliyetlerinde başarılar elde ederken, ben, 30 yıl
devlet memuriyetinde bulundum.

8. Sen gerek gördüğünde insanları kırarak bir tarz yaparken,
Ben tarzım gereği insanlara karşı son raddeye kadar
sabırlı olmayı denerim.

9. Sen motor sporlarından ve avantür yaşamlardan hoşlanırken
Ben, daha evcimen daha romantik bir hayattan hoşlanırım.

10. Sen kırsal kültürle kent kültürünü kendinde
özgünleştirirken; ben, kent kültürünü kırsal kesime
taşımayı tercih ederim.

11. Sen görünüş ve hayat tarzı olarak daha mizahçı,
ben ise, daha çok şair duruşlu bir görünüm sergilerim.

12. Sen kalbini kırdığın dostunun gönlünü 15 yılda
almayı beceremezken, ben incittiğim arkadaşımın
ne yapar eder 15 günde gönlünü alırım.

13. Sen herhangi birine bir şeyler öğretirken azami agresif olusun,
Ben ise tam tersi olabildiğince zarif davranmaya çalışırım.

14. Ve son olarak Ben düşünene kadar sen karşıya geçersin
Evet, yaşar Bedri Özdemir! Aramızda fark var.

haftanın yazısı - Harun Yavruoğlu

GÜRCÜSTAN Kominizmin ardından bunalımlarını aşmaya çalışıyor. Rusya'dan iyice kopan ve ilişkileri düşmanlık noktasına varan Gürcistan'ın iç pazarında göze çarpan ne varsa Türkiyeden gelmektedir. Her sabah kilometrelerce uzunluğa varan Türk tırları gıda, beyazeşya, tekstil ve daha nice tüketim mallarını bu ülkeye taşımaktadırlar. Gürcüler Türkleri ehvenişer babından kabul etmekte fazlaca bir seçenekleri olmadığından Türkiye'yi "ağabey devlet" görmektedirler. Bununla birlikte ülkelerinin verimli kullanıma müsait topraklarının olmasına karşın bu toprakları ekip biçme hususunda ilgisizlikleri anlaşılır gibi değil.    Kominist sistemin bir neticesi olarak kamu arazilerinin yağmalanmadığı, kıyılarının bakir kumsallar ve devasa parklarla donatıldığı, sanayileşememesine rağmen orman ürünleri ve az da olsa yeraltı kaynaklarının bulunması ekonomik anlamda soluklanmalarına imkan sağladığı gözlenmektedir.  Türkiyenin Kürt meselesinde Türkiyenin Kürtlere kültürel kimliklerini tanımamakla haksızlık yapıldığına inandıkları gözlenmiştir. Gelişmelerinin daha çok turizme bağlı olduğunun da bilincine varan Gürcistan ölellikle Batum ili cıvarında tatil evleri ve yazlıkları gözlenmektedir.  Mevcut Cumhurbaşkanının ülkelerini hızla geliştirmekte olduğunu,Gürcistan Devlet Başkanı Edvard Şevardnadze  ise hayal kırıklığı olduğunu ifade eden gürcüler Türkiyede Başbakan Tayyip Erdoğan'nın liderliğini takdir ettiklerini belirtmektedirler. Gürcistan'da ayrıca gözlenen: kominist düzenin sembolleri olan devlet lojmanları mide bulandırıcı, yıkılmaya yüz tutmuş, bakımsız, devasa binaların minik balkonlarında asılan çamaşırlar...   kısa seyahatimizde Gürcistan'da ilgimizi çeken bir kereste atölyesinde çalışmakta olan Çin'li karıkoca. Zira biliyoruz ki gürcistanda emek gücü en az olan ülkelerden... Ancak Çin'in mevcut ekonomik imkansızlıklarını eleştirecek olduk  ancak Cin'li çift bizim gibi düşünmediklerini ekonomilerinin ve gelirlerinin oldukça yüksek olduğunu belirttiğinde o halde burada ne işiniz vardı demeye  nezaketimiz izin vermedi. Unutamadığım neydi Gürcistan'da diye düşündüğümde: Fotoğrafını çektiğim ve bir süre sevdiğim kapı eşiğindeki sevimli kedicik, Batum'daki heybetli cami ve uzunluğu yaklaşık altı kilometre olan botanık bahçesini andıran park. 
Kadınlar pazarı olarak adlandırdığımız mekanda 
iki gürcü kadın kameramıza böyle poz vermişlerdir.