kameravekamera

10 Temmuz 2012 Salı

hüseyin yavruoğlu harun yavruoğlu'nun kaleminden

Bunu E-postayla GönderBlogThis!X'te paylaşFacebook'ta PaylaşPinterest'te Paylaş
Daha Yeni Kayıtlar Önceki Kayıtlar Ana Sayfa
Kaydol: Kayıtlar (Atom)

müzik

müzik



3D animation




























Sayfalar

  • Ana Sayfa
  • evvel zaman içinde doğa fotoğrafları
  • evvel zaman içinde dostlar

Hakkımda

Harun Yavruoğlu
trabzon, Türkiye
...
Profilimin tamamını görüntüle

fotoğraf nedir?

Fotoğraf,
doğada mevcut gözle görülebilen
maddi varlık ve şekilleri,
ışık ve bazı kimyasal maddeler yardımıyla
ışığa karşı duyarlı hale getirilmiş film,
kağıt veya her hangi bir madde üzerine saptayan
fiziksel ve kimyasal bir işlemdir.
Kelime Yunanca ışık anlamına gelen "photos" ve
yazı anlamına gelen "graphes" kelimelerinden
oluşmaktadır.
Yani ışıkla yazmak anlamına gelmektedir.
Fotoğrafçılık uluslararası bir dildir ve
modern hayatta üçüncü bir göz vazifesi görür.
Fotoğrafçılık bakmakla görmenin ayrı ayrı
şeyler olduğunu kanıtlar.
Fotoğraf bugünkü gelişme devrinde bir bilim
ve diğer bilim kollarının da hiç şüphesiz ki
en büyük yardımcısıdır.
TARİHÇESİ Fotoğrafçılığın başlangıç tarihi
kesin olarak bilinmemektedir.
Fotoğraf tarihi karanlık kutu içinde görüntü
elde etmenin tarihi olduğu kadar,
bu görüntüleri fotokimyasal yollarla
saptamanın da tarihidir.
Sekizinci yüzyılda Cabir İbni Hayyam adlı
bir Arap'ın Gümüş Nitrat'ın güneş ışığı etkisiyle
karardığını bulması ve 15. asırda büyük sanatçı
Leonardo da Vinci'nin karanlık odada mevcut
ufak bir deliğin dış dünyadaki görünümlerini
aksettirmesi fotoğrafçılık tarihindeki önemli
başlangıçlardır.

Sanatçılar Rönesans devrinde karanlık kutuyu
buldular. Böylece, ışığın girdiği ufak bir delik
aracılığıyla karanlık kutunun öbür ucunda
konunun ters çevrilmiş bir görüntü görebiliyordu.
18. yüzyılda karanlık kutunun bir ucuna mercek
ve diğer ucuna da buzlu cam konularak
görüntü kutunun dışında görülebilir hale getirildi.

Işığın kimyevi maddeler üzerindeki etkisi ve
gümüş tuzlarının görüntü sapma duyarlılığı
200 yıl önceden biliniyordu.
1725 yılında, kireç ve gümüş nitrat sürülmüş
bir kağıt üzerine bir şekil konulup güneşe
tutulduğunda kağıt üzerinde bu şeklin
bir görüntüsünün meydana geldiği görülmüştür.

19. yüzyılın başında kağıt, gümüş nitrat çözeltisine
batırılarak negatiflerin elde edilmesi başarıldı.
Fotoğrafçılığın ilk ve esaslı gelişmesi,
vernikle saydam hale getirilmiş olan kağıt
üzerindeki bir görüntünün kalay levha üzerine
getirilmesidir.
Daha sonra, Yuda Bitümü ile kaplanmış kalay
levha üzerine düşürülen bir görüntüde
güneş ışığı düşen yerlerin beyazlaştığı görülmüştür.
Niepce ile başlayan fotoğraf çalışmaları
1829 da Jacques Mande, Daugerre ile birleşip
1837 de Daugerreotype'ı ortaya koymalarıyla
birden gelişim göstermeye başladı.
Bu işlem gümüşle karıştırılmış bakır bir levhanın
sünger tozu ve zeytinyağı ile silindikten sonra
1/16 oranında su ve nitrik asit birleşiminde yıkanıp
hafif bir ateşte ısıtılmasını ve ikinci defa nitrik aside batırılmasını gerektiriyordu.
Böylece hazırlanan levha iyoda batırılıp makineye yerleştiriliyor, ışık durumuna göre 5 ile 40 dakika poz veriliyordu. Elde edilen görüntü 47.5ºC ısıdaki cıvayı kapsayan bir tepsinin içine konulana kadar ortaya çıkmıyordu.

1840 yılında ışığı 16 kere fazla geçiren bir mercek
kullanılarak poz süresi düşürüldü.
Daugerre tipi ile elde edilen görüntü çok net
olmakta ise de gümüş bakır karışımı levhanın
kolayca kırılması ve bu yönden
çok pahalı olması fazla gelişmesini önledi.
Aynı süreler içinde Henry Fox Talbot bir
takım kimyasal maddelere batırılmış
kağıtlar üzerinde görüntü elde etmeyi
başardıysa da yavaş yavaş kararması ve
görüntünün net olmaması nedeniyle
kolayca unutuldu.
Ancak Talbot'un bu buluşu için ilk defa
"FOTOĞRAF" kelimesi kullanılmıştır.
Bir süre sonra da
negatiflerin pozitife çevrilmesi başarılmıştır.
Böylece modern fotoğrafçılığın temeli atılmıştır.
Daha sonra fotoğraf kağıtları,
yumurta akına batırılarak pürüzsüz bir yüzey elde
edilmiştir.
Ancak bu yöntem ayrıntıları ortaya çıkarmakta
başarısız olmuştur. Yumurta akının iyotlaşması ise
başarılı sonuç vermiştir.
Bundan sonra ıslak levha yöntemi daha donra da
kuru levha yöntemi bulunmuştur.
Bu tarihlerde bir fotoğraf çekebilmek için
ulaşılabilmiş en büyük poz süresi 1/25 saniye idi.
1852 yılında George Eastman,
Kodak makinelerinde 10 poz çekebilen
bromür kaplı Jelatin rulolar bulunan
Kodak fotoğraf makinelerini piyasaya sürerek
çok büyük aletler taşıması gereken fotoğrafçıya
kolay hareket imkanı sağladı.
Fotoğraf çekildikten sonra makine fabrikaya
gönderiliyor ve jelatin film kağıttan ayrıldıktan
sonra bir cam üzerine yerleştiriliyor ve sonra yeniden makineye film doldurularak sahibine iade ediliyordu.
1870 de Hermann Vogel emülsiyonları muhtelif
banyolara batırılarak duyarlılıklarını arttırma
yolunu buldu.

1880 yılında kırmızıya karşı duyarlılığı çok sınırlı
olan ortokomatik filmin yanında, pankromatik
filmler ortaya çıktı. Fotoğraf 19. ve 20. asırda
değişik astigmat merceklerin, selüloz asıllı filmlerin kullanılması, fotoğraf makinesi ve film sanayinde gelişmelerle günümüzdeki durumuna geldi.

İzleyiciler

Blog Arşivi

  • ▼  2012 (3)
    • ►  10/28 - 11/04 (1)
    • ►  10/21 - 10/28 (1)
    • ▼  07/08 - 07/15 (1)
      • hüseyin yavruoğlu harun yavruoğlu'nun kaleminden
  • ►  2010 (42)
    • ►  08/01 - 08/08 (1)
    • ►  06/20 - 06/27 (28)
    • ►  06/13 - 06/20 (1)
    • ►  06/06 - 06/13 (11)
    • ►  03/07 - 03/14 (1)


Free website - Wix.com

Basit teması. Blogger tarafından desteklenmektedir.