20 Haziran 2010 Pazar



13 Haziran 2010 Pazar

harun yavruoglu
--------------------------------------------------------------------------------

Galeriler hep ilgimi çekmiştir
Fotoğraf sergilerde çoğu zaman "ben olsaydım böyle çekerdim"
şeklinde düşünürdüm

Fotoğraf bireysel bir uğraş.
Fotoğraf çıkarımdır.
İstediğiniz şeyleri fotoğraftan çıkarabilirsiniz.
Resimde ve diğerlerinde pek öyle değil.
Sadece bir masa bir vazo çizmek yetmiyor,
onu tamamlayan bir kaç öğeye daha ihtiyacınız var.
Fotoğrafta kurgu yapma şansınız da vardır.
Hatta  zamanın her anını oluşturabilirsin.
Kurgu bu yüzden güzeldir.
Çok iddialı olacak ama fotoğraflarımı evrensel bir
anlayışla çekmeye çalışıyorum.

Fotoğrafı herkes kullanmalıdır.
Gelecekte de fotoğraf etkisini sürdürmeli.
Yani fotoğraf yaşamalı ve yaşatmalıdır dönemini.

Ara Gülerin fotoğrafları buna örnektir.
Şimdilerde ne yazık ki,
Kent hamalları yoktur.
Faytonlar, at arabalrı, cadır tiyatroları da yoktur.
Ama fotoğraflarında vardır Coşkun Kulaksızoğlu'nun.
Fotoğrafların işlevselliği olmalı.
Gelin damat otoğrafları bile önemlidir bu yüzden.
hatta o vesikalık çekenler de.
Çünkü onlar çektiğimiz fotoğrafın temelini oluşturuyor.
Bizler bundan farklı olarak, fotoğrafa estetik katmaktayız.

Benim için iyi fotoğraf başkasının çektiği bir fotoğrafta
"Bunu keşke ben çekseydim. " Dediğim fotoğraftır.

Yarışmalarda ödüller almak elbette güzeldir.
Ben şiir ve karikatür sanatında çok ödülleri olan biriyim.
Fotoğraf sanatıyla ilgiliyim ama itiraf etmeliyim ki hiç
bir yarışmaya
katılmadım.
Ödüller bir göstergedir.
Ama yanıltıcı olabilir.
ben artık bu işte her şeyim dediğinizde hiçbir şey de olabilirsiniz.
Ödüllerde belirleyici olan sizin çalışmalarınız olduğu kadar
seçici kurulun da eserlerinize bakışı da önemlidir.

Portfolyo gelişmeli, geniş tutulmalı.
Bir kaç bin çekimle başarıya ulaşılmıyor.
Her yarışmaya katılmalı.
Yarışmalar için sürekli birikim yapmalı.
Fotoğraf tekniği olarak oturmuş olmalı.
Renkli veya siyah beyaz fotoğrafta fotoğraf öğelerine dikkat etmeli.
Paspartu ve bunun gibi fotoğrafı öne çıkaracak her türlü hazırlığı tam olmalı.
Renklerdeki bozukluğu görüp gerekirse fotoğrafçısına yeniden bastırmalıdır.

Kendime acımasızım. Cezalandırırım kendimi. ancak başkalarına
karşı heveslerini kırmadan görüşlerimi baylaşmayı yeğlerim.

Fotoğrafta her şeyi söylemeye kendimi yeterli görmüyorum.
Eksiklerim olduğuna inanıyorum.
Daha çok  donanıma sahip olmak gerekiyor.
Ve öğrenmeye çalışıyorum.
Bir Sümerkan, bir Kulaksızoğlu olmak kolay değildir.

Güzellik; estetikte felsefeye dayalı bir konu.
Fotoğrafla birlikte felsefe ve psikoloji dersleri de olmalı.
Bu derslerde fotoğrafı tartışmak fotoğrafa olgunluk katacak buna inanıyorum.
Daha olgun fotoğraflar yaşanmışlıkla geliyor. Hayatı anlamaya çalışan ve
hayatı mücadele ile geçmiş insan duygu yoğunlukları nedeni ile daha başarılı oluyorlar.

Düşünün aynı anda hem gerçek ortamında hem de internette sergi açılabiliyor.
Evrensel bir insan olmak istiyorsanız internet müthiş bir imkan.
Çünkü gerçek ortamda açılan sergiyi az sayıda sanatsever gezerken internette
mukayese edilemez sayıda insanlar izleyebilmektedir.

Her kim, ne iş yaparsa yapsın; mutlaka bir sanat dalıyla aktif olarak iştikal etmeli ki
gelecekte bunalıma düşmesin.
Çünkü sanat çok vefalıdır.

12 Haziran 2010 Cumartesi

ali yavruoğlu almanya 1966

dedem hüseyin ve kardeşi hamdi yavruoğlu

harun yavruoğlu

Şener "iz bıraktık" dedi.

Karikatür : Harun Yavruoğlu



Haziran 2010Trabzonspor Başkanı Sadri Şener, 2010 yılına iz bıraktıklarını belirterek, "Daha başarılı olabilmek için yoğun şekilde çalışıyoruz" dedi. Teknik direktör Şenol Güneş ise Trabzon'a bir stat yapılması gerekliliğini vurguladı.

Trabzonspor'un 25. Divan Olağan Genel Kurulu bugün sabah saatlerinde Trabzonspor Kamp ve Eğitim Merkezi Nizamettin Algan Konferans Salonu'nda gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşımızın okunmasıyla başlayan Divan Genel Kurulu'nda ilk olarak Teknik Direktör Şenol Güneş'e söz verildi. Güneş, ilk defa bir divan toplantısına katıldığını ifade ederek, "Uzun yıllar futbol oynayan, teknik direktörlük yapan biri olarak bu benim eksikliğim. Ama gördüğüm tabloda çok az işi var. Daha farklı bir atmosfer beklerdim. Bugün burada olanların da katkısıyla Trabzonspor buralara gelmiştir. Toplantının gerçekleştirildiği bu mahallede, kumsalda büyüyen biri olarak, yeni bir stadyum istediğimizi her fırsatta dile getiriyoruz. Başbakanımızın Trabzon'a gelmiş olması bu düşüncemizi dile getirmemiz adına bir avantaj. İsteğimizi tekrarlayacağız. Münasip bir dille aktaracağız. Her insana ihtiyaç var. Söylemlerimizi siyasi anlayışın dışına çıkararak Trabzon'un bir futbol kenti olduğundan hareketle gerçekleştirmeliyiz. İsteklerimiz Trabzonspor adınadır.Trabzonspor ilk dönemlerinde Ziyabey sahasındaydı. Şimdi daha farklı bir yerde. Gelecekte daha da iyi bir kulüp olabilmek için yönetim kurulumuz çalışıyor. Sadece yönetim kurulunun değil bütün Trabzon'un buna katkı sağlaması gerek" diye konuştu.

ŞENER: "2010 YILINA İZ BIRAKTIK"
Daha sonra kürsüye çıkan Başkan Sadri Şener; bazılarına göre başarılı, bazılarına göre başarısız sayılan bir sezonu geride bıraktıklarını belirterek, "Sonuçta bir kupa aldık. Şaibelere çok güzel bir ders verdik. O tarafı benim için önemliydi. Tabi ki beşinci olmak başarılı değildi. 2010 yılına iz bıraktık diyebiliriz. Başarılarımızı arttırmak için çalışmalarımız sürüyor. Polonyalı stoper Glowacki ile anlaştık. Bir aksilik olmazsa Salı günü gelecek. Hocamızın önerisi doğrultusunda, çok sayıda oyuncu almayacağız. Yayın hakkından kulüplere 321 Milyon dolar ödenecek ve buradan bize aşağı yukarı 42 ile 55 trilyon arasında bir gelir gelecek. Bu sene galibiyete 750, beraberliğe 375 bin lira verilecek. Performansa göre değişecek gelirler var. Bu paraları iyi kullanmak istiyoruz. Trabzonspor'un sırtının yere gelmesi mümkün değil. TrabzonCell'le 60 bin kişiye ulaştık. Aşağı yukarı 60 bin lira kazanıyoruz aylık. Bunu 100 bin liraya çıkarmak istiyoruz. Avni Aker'in çimlerini ve çehresini yeniliyoruz" dedi.

"KULÜBÜN BORCU 104 MİLYON TL"
Şener'in ardından kürsüye çıkan Divan Başkanlık Kurulu Başkanı Ali Özbak, çalışmaları hakkında bilgi verdi. Trabzonspor Genel Sekreteri Hasan Yener'de kulübün faaliyetleri hakkında genel kurul üyelerini bilgilendirdi. Denetleme Kurulu Başkanı Kenan Atalay ise kulübün borcunun 104 Milyon TL olduğunu açıkladı.

ÖZKAN SÜMER: "HEYECANIMIZI YİTİRİYORUZ"
Uzun bir aradan sonra Divan toplantısına katılan Futbol Koordinatörü Özkan Sümer ise divan toplantısına olan ilgisizlikten şikayet etti. Sümer, heyecanın kalmadığı yerde bu tablonun oluşmasının normal olduğunu belirterek, "Üzülerek ifade ediyorum ki, Divan Genel Kurulu'nun halen bir felsefesi, bir ruhu yok. İnsanlar heyecan duymadığı, bir fikir bulmadığı, geleceğiyle ilgili önerilere muhatap olmadığı yerde nasıl olacak. Giderek heyecanın yittiğini, ilişkilerin azaldığını, önemselleşmenin azaldığını, işlev ve mekanın da küçüldüğünü görmekteyiz. Değerli divan kurulu üyeleri, Trabzonspor bunları hak etmiyor. İçtenlikle söylüyorum, Trabzonspor bizlerin başına gelen en büyük, en anlamlı hadisedir. Bunu duyumsayamazsak, bunu yaşamasını bilmezsek, bir kısım değerlere katılamazsak, Trabzonsporluluğumuzu neyle kanıtlayacağız. Neyle sevineceğiz. Büyük kulüp olmanın maliyetleri var. Lafla büyük olunmaz. Bu kulübü taşıyan bir anlayış. Bir heyecan, mücadele ruhu tükendiği yerde kaygılanmamak mümkün değil" dedi. Sümer'in ardından sırasıyla Serdar Bali ve Ali Sürmen söz aldı. Toplantının sonunda ise Asbaşkan Hayrettin Hacısalihoğlu, söz alan genel kurul üyelerinin eleştirilerine cevap verdi. Bu arada Başkan Sadri Şener ve Teknik Direktör Şenol Güneş'in Trabzon'a gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı karşılamak için toplantı salonundan erken ayrılması, eleştirilere neden oldu.

9 Haziran 2010 Çarşamba

GÜNÜN KARİKATÜRÜ - HARUN YAVRUOĞLU

haftanın yorumu - Harun Yavruoğlu

Seninle Aramızda Fark Var!


Evet, seninle aramızda fark var.
1. Sen bir yolcu otobüsünde ağlayan çocuğun annesini çocuğu neden susturmadığı için azarlayacak kadar cüretkârsın.
Ben ise çocuğu ağlayan kadına nasıl yardım edebilirimi düşünürüm.

2 . Sen misafirlerini ofisinde, koltuğundan kalkmadan karşılar
ve koltuğundan kalkmadan uğurlarsın.
Ben ise ayağa kalkar hatta önümü ilikler karşılar ve giderken
de kapıya kadar uğurlarım.

3. Sen daha çok sözlü ve yazılı kavgayı seversin. Ben ise
Gerek gördüğümde fiziksel kavgaya girebilirim.

4. Sen şiir ve edebiyat dünyasında önemli donanıma
sahip bir isimsin,
Ben ise bu konuda senden çok daha arka plandayım.

5. Ben karikatüre ve mizah dünyasında önemli birikim
ve başarıları olan biriyim.
Sen ise bu dalda herhangi bir iddia sahibi değilsin.

6. Senin hayatında çeşitli ideolojik zikzaklar olmuştur.
Benim hayatımda hiçbir dönem belirgin bir ideoloji
öne çıkmamıştır.

7. Sen ticari faaliyetlerinde başarılar elde ederken, ben, 30 yıl
devlet memuriyetinde bulundum.

8. Sen gerek gördüğünde insanları kırarak bir tarz yaparken,
Ben tarzım gereği insanlara karşı son raddeye kadar
sabırlı olmayı denerim.

9. Sen motor sporlarından ve avantür yaşamlardan hoşlanırken
Ben, daha evcimen daha romantik bir hayattan hoşlanırım.

10. Sen kırsal kültürle kent kültürünü kendinde
özgünleştirirken; ben, kent kültürünü kırsal kesime
taşımayı tercih ederim.

11. Sen görünüş ve hayat tarzı olarak daha mizahçı,
ben ise, daha çok şair duruşlu bir görünüm sergilerim.

12. Sen kalbini kırdığın dostunun gönlünü 15 yılda
almayı beceremezken, ben incittiğim arkadaşımın
ne yapar eder 15 günde gönlünü alırım.

13. Sen herhangi birine bir şeyler öğretirken azami agresif olusun,
Ben ise tam tersi olabildiğince zarif davranmaya çalışırım.

14. Ve son olarak Ben düşünene kadar sen karşıya geçersin
Evet, yaşar Bedri Özdemir! Aramızda fark var.

haftanın yazısı - Harun Yavruoğlu

GÜRCÜSTAN Kominizmin ardından bunalımlarını aşmaya çalışıyor. Rusya'dan iyice kopan ve ilişkileri düşmanlık noktasına varan Gürcistan'ın iç pazarında göze çarpan ne varsa Türkiyeden gelmektedir. Her sabah kilometrelerce uzunluğa varan Türk tırları gıda, beyazeşya, tekstil ve daha nice tüketim mallarını bu ülkeye taşımaktadırlar. Gürcüler Türkleri ehvenişer babından kabul etmekte fazlaca bir seçenekleri olmadığından Türkiye'yi "ağabey devlet" görmektedirler. Bununla birlikte ülkelerinin verimli kullanıma müsait topraklarının olmasına karşın bu toprakları ekip biçme hususunda ilgisizlikleri anlaşılır gibi değil.    Kominist sistemin bir neticesi olarak kamu arazilerinin yağmalanmadığı, kıyılarının bakir kumsallar ve devasa parklarla donatıldığı, sanayileşememesine rağmen orman ürünleri ve az da olsa yeraltı kaynaklarının bulunması ekonomik anlamda soluklanmalarına imkan sağladığı gözlenmektedir.  Türkiyenin Kürt meselesinde Türkiyenin Kürtlere kültürel kimliklerini tanımamakla haksızlık yapıldığına inandıkları gözlenmiştir. Gelişmelerinin daha çok turizme bağlı olduğunun da bilincine varan Gürcistan ölellikle Batum ili cıvarında tatil evleri ve yazlıkları gözlenmektedir.  Mevcut Cumhurbaşkanının ülkelerini hızla geliştirmekte olduğunu,Gürcistan Devlet Başkanı Edvard Şevardnadze  ise hayal kırıklığı olduğunu ifade eden gürcüler Türkiyede Başbakan Tayyip Erdoğan'nın liderliğini takdir ettiklerini belirtmektedirler. Gürcistan'da ayrıca gözlenen: kominist düzenin sembolleri olan devlet lojmanları mide bulandırıcı, yıkılmaya yüz tutmuş, bakımsız, devasa binaların minik balkonlarında asılan çamaşırlar...   kısa seyahatimizde Gürcistan'da ilgimizi çeken bir kereste atölyesinde çalışmakta olan Çin'li karıkoca. Zira biliyoruz ki gürcistanda emek gücü en az olan ülkelerden... Ancak Çin'in mevcut ekonomik imkansızlıklarını eleştirecek olduk  ancak Cin'li çift bizim gibi düşünmediklerini ekonomilerinin ve gelirlerinin oldukça yüksek olduğunu belirttiğinde o halde burada ne işiniz vardı demeye  nezaketimiz izin vermedi. Unutamadığım neydi Gürcistan'da diye düşündüğümde: Fotoğrafını çektiğim ve bir süre sevdiğim kapı eşiğindeki sevimli kedicik, Batum'daki heybetli cami ve uzunluğu yaklaşık altı kilometre olan botanık bahçesini andıran park. 
Kadınlar pazarı olarak adlandırdığımız mekanda 
iki gürcü kadın kameramıza böyle poz vermişlerdir.